Orkestra Dergisi, 2013 Haluk Tarcan

ÜÇ “LÂTİF” TINI BİR ARADA

A.DVORAK Dumky

Dvorak’ın bu altı bölümlük uzun eseri adını, Ukrayna  halk müziği ve şiirinde kullanılan ağıtsal karakterde bir form olan Dumka’dan alır. Dumky ise çoğul anlamındadır. Kelime anlamı derin derin düşüncelere dalmak olan Dumka, 19. yy. ‘da değişimli olarak melankolik ve dans tarzında kesitlerin arka arkaya kullanımı ile karakterize olmuştur.

Dvorak ilk kez,  1870’lerin başında Slav folklörü araştırması sırasında bu biçimle karşılaşmıştır. Ve sonrasında bu onun sık sık başka eserlerinde de yararlandığı bir müzikal üslup olmuştur.

1891’de yazılan eser hakkında en yakın arkadaşına yazdığı bir mektupta şöyle der:

 “ Şimdi çok küçük bir şey, minnacık bir şey üzerine çalışıyorum. Ama ümit ederim ki bu küçük keman, çello ve piyano parçaları sana zevk verir. Bazen neşeli bazen üzüntülü olacaklar. Bazı yerde ciddi bir şarkı iken bazı yerde de mutlu bir dansa dönüşecekler ama en basit stilde, yani daha çok popüler, kısaca:  hem iddialı hem de daha az iddialı ruhlar için Üçlüyü oluşturan Atatürk kızlarına gelelim… Konserin verildiği sıra çapulculuktan söz edildiği için. Üç güzel Türk kızının çok başarılı bir üçlüyle konser vermeleri gençleri aşağılayan zihniyete müzikal bir cevaptı.

Trio için bir halk deyimi kullanarak “Katmerli Tını” sahibi bir trio diyeceğiz.

Katmerli, çünkü san’atçıların her birinin çok güzel tınısı var. Ve bu tını sahibi san’atçılar üçlü hâlinde bir araya gelip kendi tınılarının birbiri içinde kaynamasından  Üçlünün tınısını yaratıyorlar…Hârika bir şey…Ümit edelim bu trio asla dağılmasın yıllar boyu Pianotrioforte  olarak  uluslararası çenbere  girsin.

 Kemancı Sevil Ulucan’ın, vıcık vıcık, kaygan sıcak bir tınısı var… Bir tınıyı , sonoriteyi  kelimelerle anlatmak çok zor…. Vıcık vıcık derken sesler seviye ve renginlerini kaybetmeden birbiri içinde erimeleri söz konusu  ; kulağı tedirgin eden köşeler yok. Zamanım olsaydı da Ulucan’a bir Brahms  sonat çalma önerisinde bulunsaydım. Vaktile Aylâ ile (stradivrüsü ile) çalıştığımız re minör meselâ…

Rahşan Apay… Tınısının güzelliğinden söz etmeye gerek yok…

Gelelim, Ece Demirci’ye…Chopin si minör sonat, Chopin Dördüncü Balad’ı n mükemmel icraları  Ece hakkında bir fikir sahibi olmak için fazlasiyle yeter…Dumky’de gene çok güzel tuşeler elde etti. Pırıl pırl, berrak bir tuşe…Kristal taneleri gibi…Debussy için bile fazla…

Karakteristiği güzel tını olan bir “üçlü” …eserler çok güzel hazırlanmış…  Üçlü tam anlamıyla tek bir saz gibi tınlıyordu…Üç “lâtif” tınının bir olduğu bir üçlü.. Gelecekleri Uluslararası çember’dir..Yolları açık olsun!.

 HALÛK TARCAN

Not: Lâtif, Osmanlıca bir kelime, “kulağa hoş gelen, güzel, zarif… demektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir